seni kendi uyduma çağırdığım ve kovduğum zamanlarda
sen, tüm kararsızlığınla
tüm üzgünlüğümün bir yansımasını öğrettin bana
korkuyorum ve seninle eteriğim
ayaklarım yere basmıyor, vücuduna yaslanmam gerekiyor
beni bilmediğim gerçeklere çekiyorsun ve ısıtıyorsun
ne zamandır kanım bu kadar kırmızı akıyor?
ne zamandır nefesim bu kadar ferah akciğerlerime doluyor?
içimde bir hüzün ve dudaklarımda dökülmeyi bekleyen yıllanmış cümlecik bozumları, onlardan iz bulamıyorum artık
görebildiğim bir sen bir de seni kapatan giysilerin
Comments
Post a Comment