el yazını göreyim, gözlerime beyaz bir pus iniyor
başta okuyamadığım o harfler nasıl da aklıma kazınmış
bende kalmış kitaplarını okumaya cesaret edemiyorum
notlarını ne zaman görsem ellerini özlüyorum
ve aralarındaki o koca aşkı
gözlerimde beyaz, şeffaf bir tül
dantel işlenmiş hayallerle dolu minnettar bir duvak
kaybettin mi sendeki kılıf arası mektuplarımı, soruyorum
ben, senin bir harfini bile kaybetmiyorum
sayfalar arasında kan izlerin, politik vurguların
her bölümde, bir sonraki sayfalarda yine sen,
hayalimdeki sokağın kaldırım taşlarında ve her yeni gülüşünde
ben yanında olmayacağım
ancak Ankara'nın somurtkan kedilerine söyleyeceğim ki güldüğünden emin olsunlar
çünkü ben, seni sevdiğim her saniye gülüyorum
daha çıkarmadım kılıfımdaki 6.ay notunu, cüzdanımdaki fotoğrafını, ilk gunden beri taktığım bilekliğimizi. Ankara’nın kedileri somurtkan değil Ankaralı olmalarının mizacını taşıyorlar üzerlerinde…
ReplyDelete